Bu aralar sık sık hatırlar oldum çocukluğumu.Özlemek gibi.Geri dönmekten çok onun bana gelmesini istemek gibi.Bir köprünün üzerine çıkmış dünyayı izliyorum boş boş.Çünkü gözümü dolduracak kütlesi kalmadı nazarımda.Bazen gökyüzüne bakıp;
''Heyyy bana yer yok mu yanınızda'' diyorum yıldızlara.Işıl ışıl parlıyorlar.
''Bak işte geceni aydınlatıyoruz.Daha ne istiyorsun'' diyecekler neredeyse dilleri olsa.Oysa ben dilsizliğimde dahi buna itiraz ederim.Geceler artık aydınlık değil.Geceler zifiri karanlık.Kaç sabaha gözlerim tavanda ''Merhaba'' dedim bilmiyorum.Duvarlara çizmedim sayısını.Zira duvarlar ezelinden çizik.Benden önce yaşayan insanların çığlıklarından kulaklarım sağır,kelimelerim dilsiz kaldı.
Eyy... koca Moskova.Sen ki ne şahşahalı yıllara ev sahipliği yapmışsın.Gidip gördüm kremlin müzesinde aseletinin yüzünü.Kanların bulaştığı altın çatal,bıçak,tabaklarda yenen yemeklerinizin tadına baktım.Osmanlıdan getirttiğiniz özel kaftanlarınızı giydim.Görkemli atlarınıza bindim.İndim sonra.Tıpkı sizin indiğiniz gibi.Tıpkı koca bir imparatorluğun indirildiği gibi.
Yürümeye devam ettim sokak aralarında.Çiçekler ve kırmızı siyah kurdelelerle süslenmiş bir anıt gözüme takıldı.Merak edip yanıştım.Anladım ki sosyalist dava için ölmüş kişilerin anıt mezarı.Bir kadın,yırtılmış kurdeleleri tek tek çıkarıp yerine yenisini takıyor,mis kokulu çiçekler dikiyordu anıtın etrafana.Kendince düzensizliğe düzen getiriyordu.Tıpkı erkeklerin mahvettiği dünya'yı toparlamaya çalışan bir Anne gibi.1993 yazıyor kapıda.Yeni,taze kan kokuları geliyor burnuma.Tebessüm edip Anneye yoluma devam ediyorum.Moskova canlı.Moskova heyecanlı.Cıvıl cıvıl.Her yandan müzik sesleri yükseliyor.Kulüpler,discolar,eğlence mekanları.Sonra birden durup arkamda bıraktıklarıma bakıyorum.Neden bakıyorum ki?Bakması gerekenler zevke sefaya dalmışken.O insanlar neyin uğruna öldüğünü bile bilemeden öylece yatıyorlar orada.Kemikleri mi?Sızlasa ne olacak?Neyi geri getirebilirler artık?
Yollar bitip sözler büyüyünce beynimde geçiyorum internetin başına.Tek tek okuyup haberleri,Cansıkıntıma yenilerini ekliyorum.Sonra pencereden yana çevirip başımı soruyorum;
''Bu oyunun kurallarını kim belirliyor? Kimler karar veriyor,kimin ölüp kimin yaşayacağına.''Bir müddet sessiz kalıp dilimi yutuyorum.Elim çenemde.Boynumu kütlettikten sonra ölümle yaşam arasındaki o incecik çizgiyi düşünüyorum.Mücadelem soluyor ellerimde.Boşverlerim büyüyor beynimde.Ben ki küçücük bir solucan değilim gözlerinde.Kime ne diye kafa tutabilirim?Tutsamda benim cürmüm ne?''Cürmün kadar yer yakarsın ''derler ya.Ancak yaksam yaksam mahallemi yakarım.Onların Dünyayı yakacak gücü varken,benin mahali direnişlerim bir soytarının top atıp tutmaları kadar bile büyük görünmez gözlerine.
Dilimi yuttum.Ama hazmedemiyorum.
İDEA,,,,,
Sen zaten yıldızsın İdea'cım.Cürmün yüreğin kadar kocamannnn.Ben boşverlere başlayalı o kadar zaman olduki..Ben de dilimi yuttum ama hazmedemedim..
YanıtlaSilÇocukluk donemını ozleyıs
YanıtlaSilo donemlere kacıs
belkı bu donemlerde ıcımıze sındıremedıklerımızdendır sevgılı İDEA
EBRULİM;
YanıtlaSilTeşekkürediyorum sözlerin için.İnsanın dilini yutmak zorunda kalması ne kötüymüş meğer.Sonradan sonradan hazımsızlık yapıyormuş bünyede.
Dilerim birgün konuşmak üzere yeniden doğar diller.Ama konuşmak için.
ÖYKÜCÜK;
Evet sindiremiyorum bu aralar olup biteni.Ve sanırım bu yüzden sığınıyorum çocukluğuma.
Dilerim bir gün çocukluğumuz da bizi terk etmez.
bu yazıta ufak bir alıntıya haya ettim uzun olucak belki ama olsun
YanıtlaSil....
Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim, ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım
Bu gönül ne vakit durulacak bilmem
Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim
Yürüyüp giden de ben
Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan
Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan
Sen bizim aynımızsın dedim ey can!
Amma yaptın dedi, o da ne demek
Şu gördüklerin hep benim
Yoksa dedim sen O musun?
“Hey, kendine gel! Sus!” dedi.
“Benim ne olduğum dile gelmez..”
Öyleyse dedim sana işte dilsiz, dudaksız konuşan biri
Yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi
İşte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri
“Böyle koşup durmak,” dedi bir ses, “senin nene gerek?”
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim
Sen beni gör asıl beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum
Eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben
Tebrizli Şems’i gördüm göreli
Mevlana
:):)ya kızma ama çok yogunum yazdıgını okuyamadım am çok mutlu oldum o fotodaki senmisin eğer sensen çok mutluyum
YanıtlaSilseni gördüm :):)hayallerimin kadını değilsin artık seni bu sıfatla sevicem hayal edicem :)soframda oldugun günü..
ay aşk mesajı gibi oldu ama neyse öptüm seni:)bayram şekerim:)
İftara büyük hazırlık var anladım ben.
YanıtlaSilUmarım hayal kırıklığı yaşatmamıştır fotoğrafım.Benim evet o :D
Sofranada gelince birgün mutlaka ama mutlaka bir ekmeğini,yemeğini ve suyunu içeceğim.