31 Mart 2009 Salı

BAHAR MI GELMİŞ NE :)


Uykusuz geçen bir gecenin sabahına haliyle huysuz,huzursuz uyanıyorsunuz.Sonra sinirinizi üzerine salacağınız nazınızın geçtiği;Aile bireyleri,arkadaş kolluyorsunuz.Benim bu halimi malesefki,beni nasıl çektiğini bilmediğim sevgili BİTANECİK arkadaşım üstlendi.Ayrı ayrı şehirlerde olsakta beraber aldığımız kararla kendimizi dışarıya bıraktık.Bıraktık bırakmasına da ne O beni bıraktı ne de ben o'nu :) henüz yarım saat geçti geçmedi telefon.Bıdı bıdı konuştuk.tam kapattım kahkahalık bir olay oldu.Hemen aradım BİTANECİKİMİ.Ben çarşının ortasında,O çarşının ortasında aldırmaksızın bastık kahkahaları ha ha ha ha ha ha :) bütün çarşıyı inlettik resmen.Uzun uzun konuştuktan sonra sonunda halledilmesi gereken işlere yönelmeye karar verip telefonları kapattık.Bir iki adım atmıştım ki omzuma bir el uzandı.Dönüp baktım ,o an yanımda olmasını isteyebileceğim bir insan.Tamam dedim işte şimdi anladım ki BAHAR gelmiş :)

Deniz kenarında bir yere oturup sohbet etmeye başlamıştık.Konu nerden açıldıysa açıldı,benim yurtdışında yediğim yemeklere geldi.Çin lokantasının başlıca çorbalarından biri olan yosun çorbasıyla başladık maceraya.Masaya koyulan,denizden bir kepçe yosunlu deniz suyu alınmış içinde neredeyse canlı balıkların yüzdüğünü sandığım şeyin bir çorba olduğunu anlatırken arkadaşım dayanamayıp yine bastı kahkahayı.Bunun üzerine AFRİKANA da ki maceralarıma geçince dayanamayıp kalktık.Zaten biz kalkmasaydık kaldıracaklardı :)
Hadi onu da paylaşayım sizinle.Öyle çok metedildi ki bu salata, yere göğe sığdıramadılar.
-E hadi madem ondan alayım dedim bende.Şimdi salatada yani bizim bildiğimiz salatada neler olur;
DOMATES
BİBER
SOĞAN
SALATALIK
HAVUÇ
MARUL
VS..

Salata tabağı geldi önüme,ben hiç oralı olmadım.Egzotik süs tabığı zannettim.Karşımda ki kişi hadi başlasana diyince irkildim ve sordum;

-Neye başlıyım.dedim.
Ya neye olacak salatana.
-Ne salatası daha gelmedi ki,dedim.
Güldü ve ;
Önünde duran tabak salata tabağı,dedi
-Bende gerçekten mi?Ben onu süs tabağı zannediyordum dedim.Ve çatalı aldım elime uzun uzun inceledikten sonra''hangi odundan başlasam acaba yemeye''diye karar vermeye çalışırken pizza geldi.Üzerinde ki mantarın fiyatını duysanız kesin sizde isyan edersiniz.Türk parası nasıl denk geliyor bilmiyorum ama ben dolar olarak söyliyim.(2000 $) kilosu.Yok dedim ben daha fazla dayanamayacağım.Bu bir şaka olmalı :)

Afrika salatasının açılımı(kağıt kalem alın çok uzun) :)
1-Odun
2-odun
3-odun
4-yine odun
5-odun.

Hadi afiyet olsun :)

Yani bugün günüm güzeldi.(sabahı saymazsak)Baharında etkisi var elbet.Ama en çok etkisi olan tabi ki çok merakedipte haber alamadığım kişiden haber almış olmam.
Ve ve ve ve
Bitanecikimmm senin hakkını yermeyim ben hiç,hiç yemem hiççççççç.

İnsanın etrafında az olsun ÖZ olsun ama süper arkadaşları olsun.İSTANBULUN GÜLLERİ;SİZİ SEVİYORUM,,,,İZMİRLİNİZ :)
GÜLMEK BAHANE ARKADAŞLIK ŞAHANE :)

uyku-suz

Saat kaç
-04,14
Peki bu saatte neden ayaktasın hala?
-Uyku tutmadı.
Neden?
-
Neden?
-
Dur ben söyliyim.Çünkü şu okuduğun yazı yine dünyanı alt-üst etti değil mi.Canının yanıyor olduğunu bilmek,bilipte bişey yapamamak ve rahatsız ettiğini düşünüp kendini çekmek arası yollarda gidip gelmekten yoruldun artık değil mi?
Peki sus bakalım sus.Nereye kadar susacaksın daha.

30 Mart 2009 Pazartesi

29 Mart 2009 Pazar

HAYAT ÇOK ŞEY Mİ BEKLİYORUM SENDEN?


Olgular arası kaostan çok görünmesi gereken gerçeklerle ilgilenmeliyim aslında.Ama anlamsız gelen düşünceler beni yormanın dışında kendime dönüp bakmamıda sağlıyor.Öfke ve kendini kontrol edememe durumu insan sağlığı ve etrafındaki kişiler için tehlike arzediyor.Oysa ne çok isterdim sakin olabilmeyi.Ani çıkışlarım ve ağzımdan çıkan sözlerin ucunu tutabilmeyi.Hatta ve hatta karşımdaki kişiyi anlayabilmeyi.Ama o esnada bunu yapabilmek kolay bişey değil.Üzerinizde bulunan baskı ve omuzlarınızı iyice aşağıya çekmiş olan yorgunluklarınız hayatın size sunduğu ve karşı karşıya bıraktıklarıyla tek başınıza mücadele etmek zorunda kalmışlığın verdiği derin öfkeyle birleşince.İşte böylesi patlamalar olabiliyor istemesenizde.


Sukunet istiyorum artık.Sessizlik çekmek istiyorum pencerelerime.Sadece temiz bi gülümseyişim olmalı yüzümde.Kavgalarımla barışmış,kırılganlığımdan sıyrılmış kimseyi öfkemin altında ezmeden uyum içinde bir yaşam sürmek istiyorum.


HAYAT ÇOK ŞEY Mİ BEKLİYORUM SENDEN?


İDEA,,,,,

28 Mart 2009 Cumartesi

Taha AKSOY'a mektup (Tüm AKP yandaşlarına cevap olsun İZMİRDEN)



Sevgili Taha Aksoy;

Göndermiş olduğunuz mektubunuzu dün itibariyle posta kutumdan almış bulunuyorum. "Özgürce yaşamaktır İzmir" dizesi ile başlayan ve "Asaleti, nazı, edası kadınlarında gizli... Değişilmez şehirdir, İzmir" dizeleri ile sona eren şiiri beğeni ile okudum. Altında herhangi bir şairin imzası olmadığı için bu güzel mısraların size ait olabileceğini düşündüm. Kaleminize sağlık, ne güzel anlatmışsınız... Mektubunuzu okuduktan sonra uzun uzun düşündüm. Demişsiniz ya "değişilmez şehirdir İzmir" diye, sonuna kadar katılıyorum, ancak eklemek istediğim bir şey daha var, aynı zamanda değiştirilemez şehirdir İzmir... Beyefendi tavrınızı takdir etmiyor değilim, ancak bir bağımsız aday edası ile gerçekleştirdiğiniz söylemlerinizi anlayamıyorum. Adayı olduğunuz AKP'nin yaptıklarını ve yaptırımlarını biz İzmir kadınlarına nasıl unutturacaksınız, merak ediyorum.Biz İzmir kadınları düşkünüzdür özgürlüğümüze. Türkiye ortalamasının üzerinde ekonomik özgürlüğümüz vardır. Kariyer sahibiyizdir, başarıya odaklıyızdır. Oysa AKP'nin sosyal güvenlik ve iş yasalarındaki düzenlemelerine baktığımızda kadını iş yaşamından koparmaya yönelik olduğu aşikardır. İş Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapan yeni yasayla, çalışan kadınların önüne engeller koyarak onları ev yaşamına mahkum bırakmaya çalıştıklarını nasıl unutabiliriz ki?Genel başkanınızın her gittiği yerde "üç çocuk yapın" mesajları partinizin kadına bakışını özetler halde."Mustafa Kemal Atatürk'ün hem İzmir'e hem de kadınlara verdiği değer çıkacaktır karşınıza..." diyorsunuz. Kuşkusuz bu doğrudur. Ancak unutmayalım ki Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Türkiyesi'nin temel taşlarından biridir laiklik. Ve bizim için tartışılması dahi mümkün değildir. Oysa belediye başkan adayı olduğunuz AKP, Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 10'u tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak tescillenmemiş midir?"İçine düşürüldüğü durumdan yakınmadan ayakta kalmaya çalışan güzel İzmir'i ışıltılı günlere kavuşturmak; ekonomi, bilim ve kültürün kalbi haline getirmek İzmir'e olan borcumuzdur..." diyorsunuz... Doğrudur. AKP Hükümeti'nin adeta üvey evlat muamelesi yaptığı, İzmirli'den aldığı vergileri yatırım olarak geri yollamadığı apaçık ortadır. Bu durumda bizlere hükümetin borcu vardır. Ancak bu borcu ödemeleri için illa AKP'ye mi oy vermemiz gerekmektedir? Bu bir üstü kapalı tehdit midir? Mazur görün, ben anlayamadım... Biz İzmir kadınları güzelliğimizden öte zekamızla anılmayı tercih ederiz. Ve zekanın en önemli unsurlarından biridir hatırlamak... Şimdi kısa bir yakın geçmiş yolculuğuna çıktığımda AKP Genel Başkanınız ile ilgili hatırladıklarım şunlardır;"Ananı da al git... Askerlik yan gelip yatma yeri değildir... Türkiye terörle yaşamaya alışmak zorundadır... Hem Müslüman hem laik olunmaz. ya Müslüman olacaksın ya laik... Referansım İslam'dır... İki koyun gütmeyenler liderlik yapamazlar... İş bırakma eylemeleri zulümdür, kriz teğet geçti... " Ve daha onlarcası. Nasıl unutacağız tüm bu sözleri?Sevgili Taha Aksoy; fakirin her gün fakirleştiği İslami kodamanların kendilerine ve çeşitli modellerle yapılmış türbanlı eşlerine aldıkları siyah büyük arabaları gördüğümde sinirleniyorum. Küçük esnafın besmelesiyle açtığı kepengini siftahsız kapadıklarını duyduğumda içim sızlıyor. Mahalle aralarında bir oy için dağıtılan erzaklarla açlık üzerinden siyaset yapıldığına tanık olup kahroluyorum. Gemiciklere eklenen pırlanta şirketlerini ve bunlara sağlanan imtiyazları işittiğimde tepemin tası atıyor. Her gün yeni bir arkadaşımın işten atıldığı haberi geldiğinde ailelerini nasıl geçindirecekler kaygısı ile uykularım kaçıyor. Soykırım suçlusu Ömer El Beşir'in Atatürk'ün masasında yemek yediğini öğrendiğimde midem bulanıyor. Krizin bizi dibe çektiği şu günlerde memleket meselelerini bir kenara bırakıp meydanlarda vekilleriyle beraber laf yarıştırma telaşına kapılan bir başbakanı gördüğümde ise neden AKP'ye oy vermemem gerektiğini bir kez daha hatırlıyorum.Tüm bunların dışında kocaman bir soru işareti var kafamda; laiklik karşıtı onca söylemi ve eylemi olan, demokrasiyi kendi kafasına göre yeniden tanımlayan, yazarlara çizerlere açtığı rekor sayıda davanın altına davacı olarak imza atan, kadını ikinci sınıf vatandaş haline getirmeye çalışan, insanlarını bizler ve onlar diye ikiye ayıran bir lidere sahip partiden, gerçek bir İzmirli neden ve nasıl aday olur? İşte ben bunu anlayamıyorum.


SEVGİ VE SAYGILARIMLA...
Ayşe Başak KABAN...

27 Mart 2009 Cuma

PARMAKLARININ ÜZERİNDE YÜRÜ DİYORSUN YA HANİ!SESSİZCE.


Günde kaçkez kaybolup gidiyorum.Dıştan içe çekilmek,içte göçmek,göçük altında kalmak gibi.''Hadi son bi gayret''diyerek tekrardan gün yüzüne çıkıyorum.

-''Hey beni dinliyor musun?'' diyen hayata

-''Gözlerim dalmış,kulağım sende''' demekle yetiniyorum.Oysa avazım çıktığı kadar bağırıp;

-''Kulağım sende.Ama nefes alamıyorum işte anlasana.Yorma beni daha fazla.Çek ellerini üzerimden.Derin derin nefes almak istiyorum.''demek vardı ya,onu bile beceremiyorum.


İDEA,,,,,

26 Mart 2009 Perşembe

,,,,,


BEN BİR GÜN KAYBOLURSAM,

MAHŞERİ YALNIZLIĞIMDA KAYBOLURUM.


İDEA,,,,,

25 Mart 2009 Çarşamba

BÜYÜYECEK BİRGÜN,TOMURCUK OLUP AÇACAK KARLI DALDA


Sormak zamanı şimdi,ŞAŞMAK değil.Yargılamak olmamalı kelimelerin ince çatısının üzerinde yürüyen.Bunu hissettiğim AN,bitmişliğimin üzerine ördüğüm taşduvarlarıma eklenesi bedenlerden olursun.Oysa bahçemde bir çay içimlik yer ayırmıştım ben sana.Mabedimin baş köşesine oturtmuş söz dahi beklememiştim.Suskunlukların yakıp kavurdukça iklimimi olmadığın zamanların birikimi yaşları doğaya bırakmış geridönüşüm içine bile girmemiştim.Şimdi ayaklanmış hatta koşar adım çıkmak için telaşa girmişsin mabedimden.Sana kapı dayanmaz ki!Zincir bile tutamazken,şu zavallı yüreğim mi önüne geçip SEV BENİ diyecek.Gururum kolumda kelepçem GİTME diyemem.Sonkez dönüp arkama bile bakamazken ağıdımı göklere bırakmakta neyin nesi.Yağmurlar dolsun avuçlarıma.Her ilkbahar ve sonbaharda senli taneler düşsün yanaklarıma için feryatlar büyütmek,varlığında dokunamamak,yokluğunda üşümek.Yangınının büyüklüğünü sunmaz ki perdeler inmiş gözlerime.


Hangi çiçekleri en çok severdim ben.Karanfil.Ölümdür bir yanı,kokusunda bile hasret vardır.Herbir köşesine mabedimin tohumlarını bıraktığım karanfillerim sonum olsada sonda dahi AŞKla vereceğim her nefesim için kökler salıyorum damarlarıma.Büyüyecek bir gün tomurcuk olup açacak karlı dalda.
İDEA,,,,,

23 Mart 2009 Pazartesi

KİMİN ELİNDE DOĞRU VAR.AÇSIN MASAYA BAKACAĞIM


Zaman daralmış sayılmaz.Gittikçe genişleyen darlarım gibi zamanda genişletilebilir.İyi değerlendirmeden geçer bütün yol.Kendine faydan olmalı.Ki!başkalarına faydalı olabilesin.Yoksa hepsi yaptıkların kadar yalan ve gerçekçiliğini yitirmiş bir çöplük yığınından başka bişey olmaz.Dağılan parçaları toplama zamanın gelmedi mi?Gelmiş hatta geçiyor olabilir mi ,ne dersin?''Hiçbişey için geç değildir'' diyeceksin değil mi.Evet ama bu sözünde bi sınırı var.Sınırsız bi dünya için nefes alıyor oluşun doğru olabilir.Sınır sözüne sinir oluyor olabilirsin.Ama insanın da sınırları olmasını savunman bir yandan çelişki değil mi?Çelişkii hemde nasıl çelişki.Çelişkiler yığını değilmiyiz aslında herbirimiz.Doğruyu bile kendimize uydurmakta üzerimize yoktur.Normal; sen normalsan normaldır.Diğerleri anormalsa sana batar.Ama sende anormalsan herşeyi kabul etmende o kadar kolay olur.İşte bu insanlığın iç yüzü.Kendi eksiklerini başkalarının eksiklikleri ile tamamlar,hatta yama yapmayı bile becerir yamalı yamalı gezeriz.Peki doğru olan bu mudur?Hiç girmeyelim tartışılır.Doğru olanıda tartışmak ne kadar doğru o da ayrı bi mevzudur ya.Hadi neyse.
İDEA,,,,,

20 Mart 2009 Cuma

,,,MİM,,,

''Arkamda yürüme,ben öncün olmayabilirim.Önümde yürüme takipçin olmayabilirim.Yanımda yürü böylece ikimiz eşit oluruz.''(Kızılderili Atasözü)

Sevgili PANDORA MİM lemiş bloğumu.

1-Kendinize uyan Kızılderili adı.''KARLI DALDA TOMURCUK''=Bu isim fikirlerine ve düşüncelerine değer verip güvendiğim bir insan tarafından bana yakıştırılmıştır.Sebeblerine gelince;

Karda çiçeğin yetişmesi zordur.Emek ister,Güç ister,asi'lik ister,inat ister.Düzene karşı çıkmak gerikir..Varolmaya çalışırken yok olmayı göze alabilmektir karda tomurcuk olmaya çalışmak.

2-Sizinle özdeşleşen,size en yakın hayvan hangisidir?Nedenleri.''GÜVERCİN''=Özgürlüğün bile bir esareti olduğunu hatırlatır her zaman bana.

Bir Kızılderili Atasözü ile başlamıştım yine bir Kızılderili Atasözü ile noktayı koyalım bu yazıya.

BİR DÜŞMAN ÇOK,YÜZ DOST AZDIR.(Kızılderili Atasözü)

İDEA,,,,,

HUZURUMDAN MASALLAR

Bu gece dizlerine koymak için başımı geldim sana.Önce uzun uzun bak yüzüme.Bir elin yanağımda olsun ama.Sonra gülümseyip başla anlatmaya;

Bir gün turuncu başlıklı kız ormanda kolundaki sepetiyle zıp zıp zıp yürüyormuş.Aşsızlara aş taşırmış o sepette.Küçücük bir sepetmiş aslında kolundaki.Ama bu sevimli kızın yüreği öyle güzel ve zenginmişki hiç bitmezmiş içindekiler.Arttıkça artar tüm ormandakilere yetermiş.Birde iç sesi varmış bu turuncu başlıklı kızın.Öyle bir iç sesmişki bu tüm kötülüklerden korurmuş onu.Bazen o'na gerçek gibi gelirmiş bu iç ses.Ve de sürekli dermiş ki;
-''Sonsuza dek yanında olup seni kötülüklerden koruyacağım''
Hep yanındaymış gerçektende.Ve hepte koruyormuş bizim turuncu başlıklı kızı.Bir gün yine ormanda gezerken turuncu başlıklı kız bir bakmış çooook uzakta mor bişey var.Evet mor ama buda kim?Yaklaştıkça mor'a kendisine benzetmiş.Ve hemen sormuş;
-''Heyy mor adın ne senin?''
Mor'da cevap vermiş;
-''İç sesin''
,,,HUZURUM,,,

18 Mart 2009 Çarşamba

S.S


İnsanın başını omzuna yaslayacağı bir dost'u olmalı hayatta.Yoksa bu hayat çekilmiyor.Seni bana getiren herşeye,herkese,vesilelere binlerce kez şükürler olsun.Varlığın varlığımın yegane sebebi.

12 Mart 2009 Perşembe

HUZURUMA


Dizlerinde sessizliğini dinliyor
Huzurunun kuytularına gizleniyorum
sana ''beni sakla'' diyemem
''arındır günahlarimdan'' da diyemem
varlığını ver bana
inan başka bişey beklemem senden
kaybolmuşluklarım dizildi bugün önüme
geçit vermiyorlar
''sen bu köprüden geçemezsin''diyorlar
oysa öylesine yorgunum ki!
öylesine çaresizim.
Dilimde döndürdüğüm kelimelerimin şiddeti
kasıp kavuruyor
pişmanlıklar işe yaramıyor
kanayan yaralar kolay kolay kabuk tutmuyor
Beni bir sen tanı istiyorum
bir sen bil yalancılığımı
ama sakın yüzüme vurma
tutunası dallarımı kırma
öylesine suskunum ki aslında
öylesine öfkeli
bir güler yüzün ardına saklanalı
yüreğim ağır
sözlerim kahır
Çıkışsız yollar var önümde
yürüyorum yürüyorum
sonu gelmiyor bir türlü
ama yorgunum ben artık
bitkin
güçsüz
hissiz
duygusuz
tanımakta güçlük çekiyorum kendimi
''bu ben değilim''diyorum aynalara
bu ben değilim.
Ben nerde kaldım.
Nerede bırakmıştım kendimi
Bulamıyorum bulamıyorum
Bulamıyorum bulamıyorum
kaybolup gitmişim işte
yokum.
Dizlerinde yeniden varolmaya çalışıyorum
varlığını benden esirgeme n'olur
sana ömür vaadedemem
ya da sıkıntılarını alıp götüremem
ama ellerine en değerlimi bırakabilirim
yüreğimi.

İDEA,,,

7 Mart 2009 Cumartesi

ADI YOK


Sırtımı yasladığım yastığım da ihanet eder mi bana?Kemiklerimle içiçe geçen etimin sıkışmasını engelleyebilir mi?Ya da gözlerimi yumduğumda ellerimi koyduğum boşluğunu doldurur mu başka eller.Bakma öyle saçmalamıyorum ben.Sadece bana aitliğini merakediyorum.Eğer amacın bana ait yaşamaksa.Pencereyi açıyorum.Var git aitlikler içinde sarmalayacak olana.Ama bende kalma.Bana kalma.Üzerim seni.Kendimi üzdüğüm kadar.Bakma yüzüme böyle.Ben yalnızlığımda dahi aşklar büyütürüm.İsimsizdir benim aşklarım.Bi adı yoktur.Adsızdır.Ne zaman nerde yanacağı belli olmaz.Kimi hatırlayacağımın hesabı sorulmaz.Büyüktür benim aşklarım.Gelme üzerime üzerime.Yüzündeki gülüşün yerini üzüntüler alsın istemem.Ama ben böyleyim işte.Kendime çıkar bütün yollarım.Ne kadar seni arasamda.Hep kendimde bulurum kendimi.Kaç kez yakalandım.Kaç kez basıldım kendi kendimle.Ama uslanmadım.Uslanmayacağımda.Çünkü ben buyum.Değişmek için çok geç.Değişim yolları savruk.Benim kavrukluğumla birleştiremem.İki dünya bir araya gelmez derler.Ben kendi dünyamda seninim.Bırakta senin dünyanda da senin kalayım.Dokunma bize.Orda öylece kalalım.Sarılıp güneşin doğuşunu izleyelim.Sonrası olmasın.Sonralar bozmasın keyfimizi.Keyifli keyifli gülümseyelim yeni güne.

5 Mart 2009 Perşembe

YALAN

Ne kadar çoksun,ne kadar esirin var emrinde.Kazanmaya alışmışsın zaferler dolu gülümseyişlerinde.Ama bu kez sert kaya ya çarptın haberin olsun.Yalanlığını vuracağım yüzüne.Bekle sadece bekle.